DİRİLİŞ



Diriliş ahlakı, arslan ahlaklı olmak girişimi ve çalışmasıdır. İddiasız, sessiz, fakat eseri ve etkisiyle aslanlaşmak. Diriliş yolu, yordamı, yöntemi ve ahlakı budur.

OK



Hedefe teslim olan, fakat yoluna çıkan her aykırı çağrıyı delip geçen ok. Dışa, yabana karşı tam özgürlük ve bağımsızlık, öze doğru teslim oluş üslübunu kişiselleştirmektedir bu hedefe gidişte.

ZİRVE




Sanat eseri, zirvelere uçurum taşır. Bu yüz­den de, insan, çoğu kez tam zirvede, bir krater ağzına rastlar ve onun büyüsüne kapılarak başı dönmüş bir vaziyette karanlığın kuyusuna yuvarlanır.

GÖZLER



Gözler kalbin casusudur. Kalbi çoğu zaman meşgul ederek asli işinden koparabilir...

YAVAŞLIK



İbadet hayatı yavaşlatmanın çok doğal bir biçimidir...
yapılması gereken ruhumuzu ön plana çıkararak, bir zamansızlık algısı oluşturarak yaşadığımız ana odaklanmaktır, “ibnü’l-vakit” (zamanın oğlu) olmaktır. Aylaklık etmeye, kendimizi dinlemeye, sevdiklerimizle olmaya muhakkak zamanlar oluşturmaktır...

TIRMANMA



Bir dağa, ne kadar büyük olduğunuzu ka­nıtlamak için tırmanıyorsanız, hemen hemen hiçbir zaman sağlayamazsınız bunu. Tırmansanız bile içi boş bir zafer olur bu. Sonunda kendini yü­celtmeyi amaç edinen her çaba felaketle sonlanmaya yazgılıdır.

KAHRAMAN



günümüz insanının damarlarındaki kahramanlık eğilimini bilim, bilimsel gelişmeler ve teknolojik imkanlar emip boşaltmıştır; ya da yaşamın karşısında kahramanca bir duruş sergileyerek kendini kitle adına feda etmenin yüce erdem ve anlamı modern insanın “sağırlığı”, “körlüğü”, “kayıtsızlığı” ve “kendine dönüklüğü” yüzünden artık yitmiştir.

SADELİK



İradî basitlik akımı, hayatlarını kendi kararlarıyla basitleştiren, sadeleştiren insanların uyguladığı bir akım. Bu insanlar hayatlarındaki fazlalıklardan uzaklaşmış, böylelikle bu fazlalıkları edinebilmek için mecbur oldukları iş gücünden de arınmış bir hayat yaşıyorlar. Aslında hepimizin böyle bir yaşam tarzı benimsemeye, ihtiyacımız olmayan her türlü fazlalıktan arınmaya ihtiyacı var...

SESSİZLİK



“İnsanın, kendi kendi olabileceği sessiz bir mekân, meğerse, ne kadar önemliymiş!” : N. PAKDİL

MUTLULUK


Çevremizdeki her şey ıslak olduğu halde ıslanmadığımız için mutluluk duyuyoruz.

KIRGINLIK

Yavaşça yukarı tırmanıyoruz ve kırgınlık aşağıda kalıyor...

MİDEMİ BULANDIRIYORSUN


Arkasına saklandığın sahteliği herkes göremeyebilir. Aslında buna güveniyorsun. İnsanların çoğunun hilelerini fark edemeyeceğini zannediyorsun. Güvendiğin ve gücünü aldığın nokta burası biliyorum. Senin için hilelerini fark edebilen az sayıda kişi önemsiz. İnsanlar bir kere inandı mı, diğerlerini onlarla etkisiz hale getirebileceğini düşünüyorsun. Basiret sahibi azınlığı küçümsüyorsun. Onları kolaylıkla alt ederim diyorsun. Akıllı olun motton. Akıllı olun, aslında gizli bir ima da içeriyor biliyorsun. Bu halinle midemi bulandırıyorsun. 

Saçlarını yana tarayıp kravat takınca kendini adam sanıyorsun. Boyuna posuna bakınca gören öyle sanır belki, ama sen de biliyorsun tam bir kütüksün. Odun kütüğü deyip geçme öyle... İçlerinde çok içli olanları da var. Sen odun kütüğünden daha ilerisin. Zira kendini öyle beğenmiş bir adam sadece odun kütüğü olarak kalmamalı başka dallarda da adını duyurmalı. İşte bu yüzden yavşaklığını da ellerimi patlatırcasına alkışlıyorum. Bu hallerinle de midemi bulandırıyorsun. 


Karı gibi konuşuyorsun, ellerin karılarıyla. Laubaliliğin dibisin. Onların eşleri bilseler ya da senin evdeki bilse... Gerçi biliyordur adamının nasıl bir hayvan olduğunu, onun iştahını nelerin kabarttığını, midesinin hangi hayvani gıdaları aldığını.  Bu halinle midemi bulandırıyorsun. 

Saklandığın yerden çıkmaya, erkekçe dövüşmeye cesaretin yok. Korkak ve siniksin. Gizlenme ve saklanma davranışları o kadar iliklerine işlemiş ki, bütün itleri etrafında toplamadan, onların arkasına gizlenerek canını sıkan her yiğidin üzerine kiskirtmeden edemezsin. İtler ve sen. Havlama ve kiskirtme. Göt ve delik gibisiniz. Bu halinizle midemi bulandırıyorsunuz.

Hele şu beni işin içine katma deyip arkamdan her türlü yılanlığı yapman yok mu. Kıvrıla kıvrıla yol alacağını sanıyorsun. Dilinle herkesi zehirleyecek, arkamdan olmadık yalanları ve iftiraları kusacaksın. Sonra da ben işin içinde yokum diyeceksin. Bu halinle de midemi bulandırıyorsun...


Bir şey olunca, her türlü sesi kendi aleyhine sanıp bütün avanenle toplanıyorsun. Sonra da biz bir grup değiliz diyorsun ya. şeytan bile gülüyor buna. Seni terbiyeli şeytan seni. Grubunun içinde saklanınca, her kese mavi boncuk dağıtınca gizlediğini, gizlendiğini mi sanıyorsun. Bütün ahlaksız avanenle gel. İstersen kendin gibi kütüklerle gel. yavşak kılanınla, çetenle gel.... 

Hakikatin kılıcı ışıldayacak. Gerçeğin hançeri parlayacak. Karanlık dağılacak, gün doğacak.
Sen istemesen de gerçek ortaya çıkacak.
Saklandığın yerden çıkacaksın.
Gizlediklerin bir bir ifşa olacak.
Rütben sökülecek. Yıldızların dökülecek.
Söküp alacağım içinizden, ne varsa ışığı örten.
İrin ve kir...
Mikrop ve cin...
Günah ve şeytan...
Şeytan ve sen...
Midemi bulandırıyorsun


İT HERİF





İt herif, adı üstünde it gibi havlar, kuyruk sallar. Onun kuyruk sallaması yalakalığından, bedava kemik beklentisindendir. Kancık itler sürüsü içinde kendini erkek sanır. Üstüne giderseniz kuyruğunu bacaklarının arasına alır, kıstırır. Korkaktır. Dolayısıyla havlaması, ürümesi onda bir takım ruhi üstünlüklerin belirtisinden değil bilakis içi boş tenekenin vurulunca tıngırdamasındandır. Gürültüsü ürkekliğindendir. Kaçarken kuyruğu bacakları arasında mavklamasındandır.

İt herifte erdem arayışı boşunadır. Kanı sürüngen kanıdır. Bozuktur. Teri tembel hayvan teridir. Ait olduğu kılan içinde bir punduna getirmenin telaşı içinde beklerken terler. Onun teri bekleyiştir. Gözyaşı kurumuştur. İçinde pınarlar akmaz olmuş, ruhu çoraklaşmıştır. İt herifin bu üç kutsal damladan gönlüne düşen bir tek damla nasibi yoktur. Kanı bozuk, teri davasız, başıboş şerefsizdir. Gözyaşı zehirdir, aldatmadır, hiledir, yalandır, iftiradır. O kurban Bayram'ında müslüman mahallesinde gezen nasipsiz köpektir.

İt herif kendisini kılanının kurtaracağını zanneder.
İt herif gücünü kendisini kiskirten efendisinden alır. Kendi iradesi yoktur onun. Kendi düşüncesini dedikodulara kurban etmiştir o. Zira iftira, yalan ve hile mabedinde pineklemekte, kendi ruhunun açlığını buradan edindiği yalla gidermektedir. Açlığını gideremediği Zamanlar da kendisi gibi itlerin çanaklarını yalamakta, onun bunun artığını kendine ağız suyu kıvamında içecek yapmaktadır.

İt herifin en büyük keyfi hırlamaktır. Onun hırlayışı öyle ısıracak ya da korkutacak cinsten değildir. Bir amaca da mebni değildir. Onun hırlamasının diğer hayvanlar arasında benzeri eşeğin anırmasıdır. Nasıl eşek anırınca kimseyi korkutmaz ya da ısırmazsa it herifin durumu da aynen öyledir. Yani havlaması itliğinin bir gereğidir. O itliğinin gereğini yapacak siz ona kemik atsanız da atmasanız da hırlayacak havlayacaktır. Üzerine gitseniz de gitmeseniz de size ürüyecek, zaman Zaman yolunuzu keserek keklik gibi sekecek, kaşıntısını her haliyle ortaya koyacaktır.

İt herife kayıtsız kalmanız, onun kaşıntısına cevap vermemeniz onu daha da hırslandıracak, daha fazla kuyruk sallama, efendisine daha fazla şebeklik yapma noktasından kendisini size kiskirten efendisinin gözüne girmek için hırlama katsayısını artıracak, hatta Zaman Zaman köpeklik psikolojisini de aşıp hayvan gibi böğürecek, size eşeğin anırmasını aratacaktır.


İt herif efendisinin sadık bekçisidir. Efendisi yularını nere çekerse peşinden gider. Tasmasını çıkartırsa efendisi kendisini terk edilmiş hisseder. O daima bir tasma arar. Tasması yoksa hiç kimseye hırlamaz. Tasma onun kimliğidir kişiliğidir. Tasmasının kendisini koruyacağı vehmiyle Mutlu olur. Cesaretini oradan alır. Bilir ki tasması varsa onu oraya takan kendisine sahip çıkan bir efendisi vardır. Tasma elinden alınırsa, o bir diğerine koşar. Tasmasız yaşayamaz. Onun en büyük tasması tasmasız yaşayamayacak olmasıdır. O tasmasız bir varoluş düşünemez, düşleyemez.

Tasmalardan örülü bir ağdır onun yaşamı. O kendini bu Network içinde emniyete alır. Aslında bir süpürgenin ucuyla dokunma mesafesindedir onun bütün yaşamı, güvenliği. Sahip olduğu emniyet bu kadar çürük olsa da, o korunduğunu hissettiği yerden önüne gelene hırlar. Onun hırlamasını size has zannetmeyin. Sizden önce de nicelerine hırladı. Ama korkmayın daha henüz hiç kimseyi ısırmadı. Elinize bir süpürge alın, örümceğin ağına dokunur gibi, ucuyla hafifçe dokunun. Dilini sarkıtıp solumasına aldırmayın. Göreceksiniz her şeyin buharlaşıp yok olduğunu…

Grup hareketlerinde narsisistik tutum